“Giden değil, gitmeden önce eksilen bakış anlatır en çok şeyi; bu yazı, sabrın bittiği o anla başlar.”
Sevginin de, aşkın da bir sabrı var. Ve sabır, her geçen gün biraz daha eksilirken çoğu zaman kimse fark etmez. Yanlışlar tekrarlanır, aynı cümleler duyulmaz olur. Kalp hâlâ sever ama sessizce… Gözlerdeki bir bakış, içindeki korku, bir gün tüm duygunun yönünü değiştirir.
İnsan bazen tek bir bakışla başlatır bir sevgiyi… Ama aynı insan, o bakışın içindeki çekilme, tedirginlik, uzaklaşma hissiyle de o sevgiden vazgeçebilir. Ve o an, bir iç ses sessizce sorar: “O kadar çok korkarak bakıyorsa, neden hâlâ burada?”
Sevgi kendiliğinden sürmez. Sonsuza kadar sürecek olan sevgiler, çaba gösteren yüreklerle mümkündür. Sevgi sabit bir yer değildir. Sürdürülmezse, eksilir. Ve eksilen, yerini sessizliğe bırakır.
Çünkü insan yalnızca sevilmek değil, anlaşılmak da ister. Yalnızca yanında olunması değil, yanında kalınmasına cesaret edilmesini ister.
Bazen kalmak, gitmekten daha zordur. Çünkü kalmak, susmayı göze almak demektir. Anlam veremediğin hâllerin içinden geçmek, bekleyişleri uzatmak, kendinden ödün vererek hâlâ sevebilmek demektir.
Ama hiçbir çaba tek başına yetmez. Bir ilişkide sadece sevmek yetmez. Sevgi yük değildir, ama taşınmadığında yük gibi hissettirir.
Ve insan bir kez yorgun düştü mü… Artık her şey ağır gelir. Sevgi bile.